Dünya Enerji Görünümü 2017: Elektrik enerjiden hızlı büyüyor

Dünya Enerji Görünümü 2017 (World Energy Outlook 2017) Türkiye tanıtım toplantısı, İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıda, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol Dünya Enerji Görünümü 2017 Raporu’nu paylaştı. 

Dünya Enerji Görünümü 2017 (World Energy Outlook 2017) Raporu Türkiye sunumu toplantısı 15 Aralık 2017 Cuma günü Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde yapıldı. Raporun sunumu, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol tarafından gerçekleştirildi.

Sabancı Üniversitesi IICEC Direktörü Prof. Carmine Difiglio’nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantının açılışına, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız ve TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik de konuşmacı olarak katıldı.

IICEC Onursal Başkanı ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol­, raporun sunum konuşmasında, enerji ithalatçısı ülkeler için bu dönemin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “ABD, Kanada ve Avustralya da yeni ihracatçı olarak pazara giriyor. Rusya ihracatını sürdürecek. Enerji ithalatçıları için bu dönem çok avantajlı. Bu dönemi kaçırırlarsa çok büyük hata olur. 2005’te 5 olan ithalatçı ülke sayısı 2020’de 51’e çıkacak.” derken iklim değişikliğinin oası etkilerine de değndi. Dr. Fatih Birol, bu konuda dünyanın Paris İklim Zirvesi hedeflerine ulaşmaktan çok uzak olduğunu belirtti ve “Dünyadaki enerjiyi iki misli verimli kılmamız gerekiyor. Bizim için birinci yakıt enerji verimliliğidir” dedi.

Toplantının açılışında konuşan Sabancı Üniversitesi IICEC Direktörü Prof. Carmine Difiglio, da IICEC olarak bu yıl Dünya Enerji Görünümü Raporu sunumuna 5’inci kez ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutlu olduklarını belirtti.

Sözlerini “Enerji arz-talep dengesini uzun vadeli ve güçlü bir şekilde oluşturmamız gerekiyor,” diyerek tamamlayan Difiglio’nun ardından söz alan TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik ise enerji yatırımlarının kalkınmanın sürdürülebilirliği için stratejik bir öneme sahip olduğunu belirtti. “Küresel bir problem olan iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgeler arasındayız. Ülkemiz, enerjide yaklaşık %75 oranında dışa bağımlı. Bu dışa bağımlılığı azaltmak için elimizde çok iyi bir fırsat var: Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynakları açısından çok zengin bir potansiyele sahibiz. Bu potansiyelden maksimum derecede faydalanmalıyız” dedi.

Kamu ve özel sektör olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarımızı maksimum derecede devreye sokacak bir ekosistemi kararlılıkla tesis etmemiz gerektiğine inanıyoruz, diyerek sözlerini sürdüren Bilecik, bu noktada, yatırımı teşvik edecek düzenleyici çerçeveyi ve uygulamayı en etkin şekilde mümkün kılacak şebeke altyapısını kritik önemde gördüklerini açıkladı.

Açılışta konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız ise Türkiye, son yıllarda büyümenin hızıyla enerji talebini her yıl yüzde 5 artıran bir ülke. Yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye’nin avantajı olduğunu belirterek, “Özel sektörün lokomotif olduğu enerji sektöründe, üretimden dağıtıma büyüme öngörüsü var. Elektrikte liberalleşmede önemli bir aşama kaydettik. Bunu doğalgazda da yapmaya çalışıyoruz. Yenilenebilir kaynaklar olmazsa olmaz” dedi.

ABD dünya liderliğine yürüyor

Toplantıda yaptığı sunumda özellikle ABD, Çin ve Hindistan pazarlarındaki hızlı değişime dikkat çeken Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol­, Çin’deki değişimin bir kez daha dünya enerji piyasalarını etkileyeceğini belirterek, “Çin, nükleer enerji konusunda büyük adımlar atıyor. Maliyetleri düşürüp nükleer enerji teknolojisi ihraç eden ülke haline gelecek” dedi. ABD’de enerji sektöründe yaşananların herkesi derinden etkileyeceğini söyleyen Fatih Birol, şöyle konuştu: “Düşen petrol fiyatlarına rağmen ABD, dünyanın en büyük kaya petrolü ve kaya gazı üreticisi olmaya devam edecek. Yeni kaynakların düşük maliyetle kullanıma açılabilmesi, ABD’nin petrol ve gaz üretimini diğer ülkelerin ulaşabildiğinden daha yüksek bir düzeye çekiyor. Doğalgazda zaten net ihracatçı olan ABD, 2020 sonu itibariyle petrolde de net ihracatçı konumuna geliyor.”

Dr. Fatih Birol, Dünya Enerji Görünümü 2017 ile ilgili şu bilgileri paylaştı: “Rapor, küresel enerji için farklı yollar tarif ediyor. Küresel enerji ihtiyacı geçmişe kıyasla daha az, ama 2040’a kadar %30 oranında artacak. Çin, artan talebi karşılamak için 2040 yılına kadar mevcut elektrik altyapısını bir ABD kadar daha genişletmek zorunda; Hindistan’ın ise bugünkü Avrupa Birliği büyüklüğünde bir elektrik şebekesi eklemesi gerekiyor. Çin ve Hindistan’ın kullandığı teknoloji, maliyetleri düşürecek. Dünyanın giderek artan enerji ihtiyacını karşılama yöntemi son 25 yıla kıyasla büyük bir değişiklik geçiriyor. İlk sırayı doğalgaz alıyor, arkasından da yenilenebilir enerjilerin yükselişi ve enerji verimliliği geliyor. Yenilenebilir kaynaklar esas talepteki artışın yüzde 40’ını karşılıyor, elektrik sektöründe yaşanan yenilenebilir enerji patlaması, kömürün altın çağının sona erdiğine işaret ediyor. Bunun çoğunluğu da inşaat halindeki santrallerden kaynaklanıyor. Hindistan’ın enerji kaynaklarında kömürün payı 2040’ta yüzde 50’nin altına inecek. Doğalgaz kullanımı ise 2040’ta yüzde 45’e ulaşırken, elektrik sektöründe kullanım alanı giderek daraldığı için büyümeye en elverişli alan sanayi olacak. Nükleer enerjide, Çin, üretimdeki artışın başında yer alıyor. 2030 itibariyle ABD’yi geride bırakarak dünyanın en büyük nükleer enerji üreticisi haline geliyor.”

Elektrik, nihai tüketimin %40’ını oluşturacak

Elektrik enerjiden daha hızlı büyüyor. Yakın gelecekte dünya elektrik talebi yüzde 60’tan fazla büyüyecek. Petrol ve doğalgazdan daha fazla yatırım alacak. Elektriğin 2040’a kadar nihai tüketimin yüzde 40’ını oluşturacak, bu da petrolün son 25 yıldaki büyümesine eşit. Elektrik talebindeki artışın üçte birini, endüstriyel elektrik motoru sistemleri oluşturuyor. Alım gücündeki artış sayesinde, milyonlarca hanede elektrikli cihaz sayısı artmakta, bunların arasında “akıllı” ve bağlantılı cihazlar önemli yer tutmakta ve soğutma sistemleri yaygınlaşıyor. Elektriğe erişimin artması sayesinde dünyada her yıl 45 milyon yeni elektrik tüketicisi ortaya çıkıyor ama bu 2030 yılında evrensel erişim sağlanması hedefine ulaşmaktan yine de uzaktır.

Dört Büyük Değişim

World Energy Outlook (WEO 2017) raporunun arka planını, küresel enerji sistemindeki dört büyük değişiklik oluşturuyor:

l  Temiz enerji teknolojilerinin hızla uygulamaya geçmesi ve maliyetlerinin düşmesi: 2016’da güneş enerjisi (fotovoltaik) alanındaki büyüme diğer tüm enerji kollarının önüne geçti; 2010’dan bu yana yeni güneş enerjisi panellerinin maliyeti yüzde 70 azalırken rüzgar enerjisi yüzde 25, pil maliyetleri ise yüzde 40 azaldı.

l Enerjide elektrifikasyonun artması: 2016’da dünya tüketicilerinin elektrik harcamaları, petrol ürünlerine yapılan harcamalarla başa baş noktaya geldi.

l Dünyanın en büyük enerji tüketicisi olan Çin’de hizmet ekonomisine ve daha temiz enerji karışımına geçiş.

l Düşen fiyatlara rağmen ABD’nin dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticisi olmaya devam etmesini sağlayan kaya gazı ve kaya petrolünün sürekliliği.

Rapora göre, bu değişiklikler meydana gelirken, enerji üreticileri ve tüketicileri arasında eskiye dayanan ayrımlar azaldı ve Hindistan öncülüğünde bir grup gelişmekte olan büyük ülke öne çıktı. Raporun konusunu, bu gelişmelerin ilerlemesi ve birbirleriyle ilişkileri oluştururken, bu yılki yakıt odağında yer alan doğalgaz üzerindeki etkileri ayrıca ele alınıyor.  Raporda bunlarla birlikte modern enerjiye uygun maliyetli ve sürdürülebilir erişim için yeni perspektifler tartışılırken enerji güvenliğine yönelik yaklaşımlar da gözden geçiriliyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2017 raporu, 2040’a kadar küresel enerji için farklı yolları ve senaryoları da masaya yatırıyor.  Bunların arasında yer alan Yeni Politikalar Senaryosu, mevcut politika ve dile getirilen niyetlerin enerji sisteminin ne yöne götürülebileceğini irdeleyerek, bu alanda iyileşme hedefleyen karar mercilerine bilgi sağlamayı amaçlıyor. İlk kez WEO 2017’de irdelenen Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında iklim değişikliğine yönelik kararlı eylem, 2030 itibariyle modern enerjiye küresel erişim ve hava kirliliğinde ciddi düşüş hedeflerine ulaşmak yolunda tümleşik bir yaklaşımı sunmayı amaçlıyor.

Çin değişiyor, her şey değişiyor!

WEO 2017 Çin’in girmekte olduğu yeni kalkınma sürecine ayrıca eğiliyor. Günümüzde Çin’in enerji politikalarının elektrik, doğalgaz ve daha temiz, daha verimli dijital teknolojiler üzerine vurgu yaptığının belirtildiği raporda, ağır sanayi, altyapı iyileştirme ve bitmiş ürün ihracatına dayalı önceki politikaların, yüz milyonları yoksulluktan -ve enerji yoksulluğundan- kurtarırken, ülkeye kömür egemenliğinde bir enerji sistemi ve çok ciddi çevre sorunları bıraktığının altını çiziyor. Her yıl iki milyon kişinin hava kirliliğinden ötürü ölümüne yol açan önceki politika setinin, hükümetin “enerjide devrim” ve “kirlilikle mücadele” çağrıları dönüşmeye başladığı ve enerji sektörünün ilerleme yönünü değiştirdiği belirtiliyor. Çin’de 2000 ile 2012 arasında yılda yüzde 8 civarında seyreden talep artışı, 2012’den bu yana yılda yüzde 2’nin altına indi ve Yeni Politikalar Senaryosu’nda da 2040’a kadar %1 civarında seyrediyor. Bu yavaşlama büyük ölçüde enerji verimliliği düzenlemelerine bağlı; verimlilik önlemleri olmasaydı, 2040 itibariyle nihai tüketim %40 daha yüksek olabilirdi. Her halükarda Çin’de kişi başı enerji tüketiminin 2040’ta Avrupa Birliği’ni geride bırakacağı öngörülüyor.

Rapora göre Çin’in tercihleri dünya trendlerinin belirlenmesinde büyük rol oynayacak ve temiz enerjiye geçişi hızlandırması da mümkün. Çin’de temiz enerji uygulamalarının, teknoloji ihracatının ve dış yatırımların büyüklüğü, düşük karbona geçişin itici gücünü oluşturan unsurlardan biri.

Yeni Politikalar Senaryosu’na göre dünyanın yeni rüzgar ve güneş enerjisi tesislerinin üçte biri Çin’de kuruluyor ve elektrikli araçlara yapılan yatırımın yüzde 40’ını Çin oluşturuyor. Dünyanın gaz talebinde öngörülen artışın dörtte birine sebep olan Çin, 2040 itibariyle yılda 280 milyar metreküp gaz ithal ederek Avrupa Birliği’nin hemen gerisinde ve dünya gaz ticaretinin kilit bir noktasında bulunuyor. Çin, 2030 yılında en büyük petrol tüketicisi olarak ABD’yi geride bırakıyor ve 2040 itibariyle günde 13 milyon varil net ithalat hacmine ulaşıyor. Fakat otomobil ve ticari araçlara yönelik sıkı yakıt verimliliği önlemlerinin yanı sıra 2040 itibariyle dört araçtan birinin elektrikli olması sebebiyle, dünyada petrol tüketiminin itici gücü artık Çin değil. 2025’ten sonra Hindistan’da talep artışı daha yüksek. Çin, kömür piyasalarındaki ağırlığını korusa da, öngörülerimize göre kömür kullanımı 2013 yılında tepe noktasına ulaştı ve 2040’a kadar %15 azalmış olacak..

Check Also

Ankara Mektubu: Enerji sektöründe önemli olan…

Tuncay Derman İnternet Enerji Platformu’nda geçen ay (Ocak 2018) izlediğim ülkemiz Enerji Sektörü’ne ilişkin bir …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir